Hikaye Anlatıcısı

HİKÂYE ANLATICISI

Deneyim hikâye anlatıcıları için oldukça önemlidir. Tarihte 2 tür anlatıcı var olmuştur. Bunlardan biri yerleşik çiftçi, diğeri gezgin tüccardır. Bu iki tür tarih boyunca farklı anlatma yetilerini gerçekleştirmiştir.
Matbaanın ortaya çıkmasıyla roman sanatı ortaya çıkmıştır. Bu hikâye anlatıcılığına büyük bir darbe vurmuştur. Çünkü roman geleneksel anlatı türlerinden(hikaye, destan vs.)oldukça farklıdır. Bunun nedeni sözlü kültürle ilişkisinin olmamasıdır. Hikaye anlatımı deneyimle ilişkili olmasına rağmen romancı kendini dış dünyadan soyutlayabilir.
Hikaye anlatıcılığına darbe vuran bir diğer sorun ise enformasyonun artık çok kolay bir şekilde insanlara ulaşabilmesidir. İletişim ağlarındaki bu artış anlatıcılığa büyük yaralar aldırmıştır.
Hikaye anlatıcısının dinleyicileri birbirleriyle ilişki halindedirler. Oysa roman okurları kendi başlarınadır. Çoğu roman okuru romanı kendi hikâyesiymişçesine benimsemektedir.
Ölüm hikaye anlatıcısının en önemli teminatıdır. Hikaye anlatıcısı sürekli gerçek yaşama atıfta bulunur. Ölümde yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır.
Hikaye anlatıcısının malzemesiyle olan ilişkisi, zanaatkara özgü bir ilişkidir. Görevi kendinin ve başkalarının deneyimlerini sağlam, yararlı, benzersiz bir tarzda işlemektir. Atasözü eski hikayelerin enkazıdır ve tıpkı duvardaki sarmaşık gibi onda da olayın etrafını bir ibret dersi sarmıştır.
Böyle bakıldığında hikâye anlatıcısı öğretmenlerin, ermişlerin saflarına katılır. Verilecek olan akıl, ermişler gibi birçok durum içindir. Atasözleri gibi daha sınırlı konular için değildir. Hayatını anlatabilmesin onun en büyük yeteneğidir. Hikaye anlatıcısı, dürüst adamın kendisiyle yüzleştiği kişidir.

Onur ÇOBAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder