İtalyan Yeni Gerçekçiliği Başarılı oldu mu?

“İtalyan Yeni Gerçekçiliği” sinema sanatının en önemli akımlarından biri olarak kabul edilir. Peki, gerçekte ne kadar başarılı olmuştur?

İkinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya'da ortaya çıkan Yeni Gerçekçilik Akımı, günümüzde bile popülerliğinden hiç bir şey kaybetmeyen bir sinema akımıdır. Ancak bu popülerlik, dönemin özelliklerinin devam ettirilmesinden çok, yeni gerçekçiliğin araştırılmasından geçer.www.onurcoban.com
Sinema okullarında ve çeşitli akademik alanlarda yeni gerçekçilik incelenmeye değer bir akım olarak görülür. Gerçekten de türünün ilk örneği olmasa da, bir akım haline gelen ilk gerçekçi filmler 1945 sonrası İtalya'da çevrilmiştir.
Aslında çoğu kuramcı ilk yeni gerçekçi filmin Luchino Visconti'nin Ossession olduğu konusunda hem fikir olsa da, resmi sinema tarihi, 1945 yılında çevrilen Roberto Rossellini'nin Roma Citta Aperta (Roma Açık Şehir) adlı filmini ilk olarak kabul eder. Roma açık Şehir’den sonra bir biri ardına çevrilen bu filmler, akımın çeşitli örnekleridir. Özellikle Bisiklet Hırsızları gibi başyapıtlarıyla Yeni Gerçekçilik zirve noktasına ulaşmıştır.
Bilindiği gibi, Yeni Gerçekçilik, kameranın sokağa çıktığı, hareketin ve doğallığın resmedildiği, çoğunlukla amatör oyuncuların görev aldığı "gerçekçi" filmlerdir. Sosyal sorunların önemini vurgulayan bu filmler, günümüzde dahi birçok gerçekçi yapım için referans noktası oluşturmaktadır.
Ancak üzerinde kitaplar yazılan, tezler hazırlanan bu dönem sadece 10 yıl sürmüştür. 1945–1955 yılları arasında çekilen filmlere baktığımızda ise Yeni Gerçekçiliğin sanıldığı kadar baskın bir tür olmadığı ortaya çıkar. Dönemin İtalyan Sinemasında komedi ve melodramlar seyirci tarafından hala tercih sebebi olmaktadır. Sanatsal kaygısı daha az olan bu “kaçış” filmleri, yapımcıların daha çok ilgisini çekmektedir.
Günümüzde herhangi bir sinefile İtalyan Sineması dediğinizde, ilk aklına gelen Yeni Gerçekçilik olacaktır. Oysa 1950 yılında bir İtalyan için belki de bu tanım çokta dikkate alınacak bir kavram değildir. İlginç olan Yeni Gerçekçiliğin "asıl" temsilcileri bile 1955 yılından sonra türe, sırt çevirmişlerdir. Örneğin De Sica, günümüzde Yeni Gerçekçi bir auteur olarak bilinir. Oysa De Sica'nın kariyeri İtalyan Usulü Güldürülerle şekillenmiştir.
Ancak tüm bunlar türün önemini azaltmaz. Belki de akademik olarak değerlendirme yapılacaksa popülerlikten çok, sinema sanatına getirdiği yeniliklerin incelenmesi daha doğrudur. Bilindiği gibi bu akıma ait filmler, Türkiye'den Hindistan'a, Japonya'dan Ortadoğu'ya kadar birçok ülkenin sinemasını etkilemiştir. Tuhaftır ki, İtalyan Yeni Gerçekçiliği, İtalyan sinemasından çok diğer ülkelerin sinema anlayışını şekillendirmiştir.
Yukarda sayılan olumsuz durumlardan elbette dönemin yönetmenlerini veya başlı başına Yeni Gerçekçiliği suçlamak abes olacaktır. Her şeyden önce tarihsel süreç nasıl Yeni Gerçekçiliği yaratacak şartları olgunlaştırdıysa, onun sonunu da aynı şekilde hazırlamıştır. İtalya'da değişen politik akımlar, iktidarın açıkça kaçış filmlerini desteklemesi akımı durma noktasına getirmiştir.www.onurcoban.com
Her ne kadar kalıcılığı sınırlı olsa da, uzun vadede sinema sanatına olumlu bir hizmette bulunduğu varsayımı, pekte haksız çıkarmaz yorumcuyu. Ancak reel durumun ne olduğunu bilmeden, tarihsel süreçten tamamen bağımsız bir inceleme yapmak, Yeni geçekçiliği sadece tabulaşmış bir kavram yapmaktan da öteye geçemez.
En başa dönersek? İtalyan Yeni Gerçekçilik başarılı oldu mu? Ticari ve sektör anlamda hayır... Ancak sinema kuramları anlamında evet...

Onur Çoban

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder