İletişim Modelleri

NOT: Bu konuda ayrıntılı yazılar www.onurcoban.com adresinde ve alttaki ilgili konularda yer alan linklerde yer almaktadır.

İletişim modelleri, kuramcıların üzerinde sıklıkla durduğu kavramların başında gelir. Bireyler arasındaki ilişkiden başlayarak, toplumlara yön veren kitle iletişimine kadar birçok kuramsal açıklama iletişim biliminin konusunu oluşturmaktadır.www.onurcoban.com
Derinlemesine bir inceleme sunulması konunun anlaşılması için gereklidir. Ancak konuya uzak olanlar için kısaca bu modelleri saymak kaçınılmaz olmaktadır.
Bu yazıda bu modellerin varlığından bahsedilmiş, derinlemesine bir inceleme için referans olması hedeflenmiştir.
‘Ayseli USLUATA’nın İletişim Yayınlarından çıkan ‘İletişim’ adlı kitabında belirtilen iletişim modelleri şunlardır:


a. ARİSTO MODELİ
Bu modeli Aristo, İÖ 5. ve 4. yüzyıllarda ortaya atmıştır. Ona göre iletişim tek yönlüdür ve karşıdakileri etkileyebilmeye dayanır. Bu Aristo’nun yaşadığı zamandaki yaşam koşuları için geçerli olabilir(bilindiği gibi o yıllarda şiirsel anlatımlara önem verilirdi. Topluluklara şiir yoluyla düşüncelerini anlatmak çok yaygındı)Ancak günümüzün kitle kültürlerinde bu söz konusu değildir. İnsanlar günümüzde geribildirimleri görmek ister.

b. LASWELL MODELİ
Laswell’e göre ‘kim neyi hangi etkiyle söylüyor?’sorusu ve bunun sıralaması çok önemlidir. İletişimin eğlence türünde de olabileceğini söylemiş bu da kitle kültürüne ışık tutmuştur. Bu yaklaşım bence günümüz dünyasını tanıma açısında devrim niteliğinde olmaktadır. Laswell ayrıca bilgilendirme gibi etkilerin iletişim süreçlerinde var olduğunu da belirtmiştir.

Ayrıntılı bilgi için: http://www.onurcoban.com/2011/09/lasswell-modeli.html



c. SHANNON-WEAVER MODELİ
Shannon ve Weaver tamamen yeni bir yaklaşımla insanlar arasındaki iletişimin makineler içinde uygulanabileceğini söylemişlerdir. Onların modeli doğrusaldır. İletişim bilgi kaynağından başlar. Çeşitli enformasyonları değerlendirerek bir ileti oluşturur. Gönderici iletiyi sinyale çevirerek iletişim kanalına gönderir. Alıcı sinyali tekrar iletiye çevirerek hedefe ulaştırır. Bu model gürültü kavramını ortaya atması bakımından önemlidir.

Ayrıntılı bilgi için: http://www.onurcoban.com/2011/09/shannon-weaver-modeli.html

d. NEWCOMB MODELİwww.onurcoban.com
Bu modelde çevre faktörü çok önemlidir. Bu durum ise modelin doğruluk payını güçlendirmektedir.

e. SCHRAMM MODELİ
Bu model bir bakıma Shannon-Weaver modelinin ayrıntılı halidir. Ayrıca bu modelde kitleler hakkında daha fazla durulması günümüz açısından önemlidir.
Schramm bunun dışında ikinci bir model geliştirmiştir. Burada kaynakla hedef arasındaki ortak yönlerin fazlalığı iletişimi arttırır görüşü hâkimdir. Bu noktada kültür farklılıkları ön plana çıkmaktadır.

f. GERBNER MODELİ
Şekil olarak diğer modellerden farklı olan bu modelde algılama ön plana çıkmaktadır. Buna göre bir kişi bir olayı ‘seçer’ ve öyle algılar. Bu seçimde birçok etken görev alır. Seçim sonucunda biri tarafsızlık sorunu ortaya çıkar. Gerbner modeli, medyada çok geçerli bir modeldir. Medya çalışanları seçim yaptıktan sonra bazı iletileri alacaklar ve onları bize yansıtacaklardır. Bu tarafsızlık ilkesi ve medya güvenirliliği açısından bana göre bir handikap oluşturmaktadır.

g. KATZ İLE LAZARSFELD MODELİ
Bu modelde yüz yüze iletişimin, kitle iletişimine oranla daha etkili olduğu belirtilmiştir. Bu daha önce belirttiğim gibi doğru bir yargıdır. Ancak kitle iletişiminin günümüzde hızla gelişmesi de unutulmamalıdır.www.onurcoban.com

h. WESTLEY-MACLEAN MODELİ
Bu model hem kişiler arası hem de kitle iletişimi için geçerlidir. Bu modelde diğer modellere nazaran geribildirim çok önemlidir.

i. BERLO MODELİ
Bu modelde Schramm gibi bazı modellerin etkisi gözükür. Berlo anlamın sözcüklerde değil kişilerde aranması gerektiğini belirtir. O da kültürün iletişim için önemini vurgulamaktadır.

j. DANCE MODELİ
Şekil olarak değişik bir model çizen Dance modele zaman kavramını eklemiştir.

k. WATZLAWİCK-BEAVİN-JACKSON MODELİ
Bu model iletişimin bireyler arasındaki ileti alış veriş olduğunu vurgulamıştır. Bireyler birbiri ardına kaynak ve hedef olmaktadır.

l. BECKER MODELİ
Model tamamen farklı çizimiyle dikkat çekmektedir. Mozaikler şeklindeki modele göre kaynak etkilerden oluşan bir mozaiktir. Her katman birer bilgi katmanıdır.

m. ANDERSCH-STAATS-BOSTON MODELİ
Bu modelde de çevre ön plandadır. Kaynağın ve hedefin çevre tarafından etkilenmesi önemli bir yaklaşımdır.

n. BARLUND MODELİ
‘Kişi İletişiminin Karmaşıklığının, inanılmaz güçlüğünü vurgulamaktadır. Modele göre anlam alınan değil, yaratılandır.

o. ROGERS-KINCAID MODELİ
Yakın zamanlarda(1981)ortaya sunulmuş modele göre iletişim bireylerin bir birleriyle olan paylaşma sürecidir.


Görüldüğü gibi iletişim süreci için birçok model ortaya atılmıştır. Bunların çoğunun geçerli noktaları olmakla beraber eksik yerlerinin de bulunduğu bir gerçektir. Bu nedenle bazı iletişim uzmanlarının yeni model yaratmaktan çok eski modelleri geliştirme çabasını doğal karşılamak gerekir. www.onurcoban.com
Onur Çoban

Brazil 1985

Brazil (1985)


Terry Gilliam tarafından yönetilen Brazil, Jonathan Pryce, Robert De Niro, Katherine Helmond, Lna Holm, Bob Hoskins ve Michael Pain'in oyunculuklarıyla çevrilen bir İngiliz yapımıdır. 131 dakikalık bu komedi/distopya eseri, türününde en bilinen yapımlarından biri olarak dikkatleri üzerine çeker.
Ünlü distopya yazarı, George Orwell’ın 1984’ü ile benzer özelliklere sahip olan bu yapım 20. yüzyılda geçer. Baskıcı bir devlette yaşayan bir memurun hayatı filmde ana konu olarak ortaya çıkar. Devletin kurumları asla hata yapmaz. Baskı unsurları gerek gördüğünde herkesi sorulama yetkisi vardır. Bu gibi unsurlar asla yadırganmaz.
Benzerlerinin aksine bu baskıcı bürokratik yapı, bu filmde komedi ile şekillendirilmiştir. Film boyunca espirili durum sık sık kendini hatırlatır. Oyuncularında zaman zaman karikatürize ettiği bu ortam, konusuyla büyük bir tezatlık içerir. Bu noktada yönetmenin kişisel sinema dili kendini göstermektedir.
Tüketim kültürü, filmde baskı bir noktada yer alır. Film, gülünç denilecek kadar "ilginç" olan tüketim anlayışını hicveder. Bu noktada distopik sinemanın diğer örneklerinden bir nebzede olsun ayrılır.

Bununla birlikte gerçek üstü bir üslupla hazırlanan hayal sahneleri, filmi ayrıcalıklı bir noktaya taşır. Baş kahramanın hayalleri olarak gösterilen bu sahneler filme fantastik bir yapı kazandırmıştır.
Komedi ile distopyayı birleştiren bu yapım, izleyiciye ilk başta tuhaf gelecektir. Bu nedenle, birçok izleyici fanatik boyutunda Brazil'e hayranlık duyarken bir kısmı ise filmi hiç sevmeyecektir. Ne olursa olsun filmin, gerek popüler kültürde gerekse sinema tarihinde önemli bir yer tutması dikkatlerden kaçmamalıdır.

Onur Çoban