1965 yılında oscarları alıp götüren Robert Wise imzalı "The Sound of Music" müzikal filmler içerisinde ilk akla gelenlerden...
Yanlış bir çeviride olsa bizde bilinen adıyla "Neşeli Günler", cidden izlerken neşe duyacağınız bir eser. Bizde birebir uyarlaması da yapılan bu film 3 saatlik süresiyle de dikkat çekiyor.
Film 2.Dünya savaşı öncesi Avusturya'da geçiyor. Ünlü müzikal oyuncusu Julie Andrews, manastırda yaşayan rahibe adayı genç bir kızdır. Ancak rahibe olmak için belkide fazla müzikle haşır neşirdir. Zaman zaman manastırdan kaçıp dağlara gimekte ve orada şarkılar söylemektedir.
Ne yapacağını bilemeyen baş rahibe bir gün "uslanması" için onu bir malikaneye "mürebbiye" olarak gönderir. Genç kızın( Maria) gittiği ev Avusturya'nın ünlü bir donanma kaptanının evi. Christopher Plummer'in oynadığı kaptan oldukça zengin ve disiplin hastası bir karakter. Eşini kaybettiği için onu hatırlatan bu yerden uzaklaşmak istiyor. Hatta çocuklarından bile...Bu nedenle çocuklarını birer asker gibi, evini de gemisi gibi "yönetiyor". Çocuklara tek tip üniformalar giydiriyor, onları düdükle çağırıyor.
Evin 7 çocuğu ise babalarının ilgisini çekebilmek için her gelen mürebbiyeyi çıldırtıyorlar.(evet tanıdık geldi) Mürebbiyelerin cebine kurbağa koyuyor onları korkutuyorlar...
13. olarak geldiği evde Maria, önce bocalasada çocukların kalbini kazanıyor. Kaptanın uzun bir seyahata çıkmasını fırsat bilip onlara yeni elbiseler dikiyor, beraber dağlara çıkıp oyunlar oynuyor.
Tam da bu sırada çocukların hiç şarkı bilmediklerini öğreniyor. İşe en baştan başlıyor ve belki de tüm dillere çevrilen ünlü nota müziğini söylüyor. Bizde de çok ünlü olan "Do bir külahta dondurma, Re masmavi bir dere..." diye giden parça...
Bu sırada kaptan, evlenmeyi düşündüğü baronesle geri dönüyor. Tabii bu duruma çok sinirleniyor. Ancak çocuklarının mutlu olduğunu gördükçe yumuşuyor ve oda yıllar sonra şarkı söylemeye başlıyor.
Film bizde de birebir ve benzer senaryolarda çekilse de bizimkilerin mürebbiyelere karşı daha acımasız olduğu aşikar:) Zira Maria'yı çıldırtma sahneleri çok daha az hatta kaptanın sevgilisi (yine bir ara kötülük yapsa da) aslında iyi biri..Ayrıca bizim versiyonumuza göre en önemli fark siyaset unsuru. Filmde nazilerin yükselişi ve Avusturya ile Almanya'nın birleşmesi(Anschluss) arka planda değil bizzat en önemli öğe olarak gözüküyor. 7 notaya karşılık gelen kardeşlerden en büyük olan kızın sevgilisinin zamanla bir naziye dönüşmesi, Avusturyalı olmanın suç olarak gözükmesi, Kaptanın zorla Alman Donanmasına katılmaya çağrılması, Nazilerin ailenin peşine düşmesi gibi sahneler dikkat çekiyor.
Filmin en önemli müziklerinden olan "edelweiss" çiçeğinin Avusturya milliyetçiliğini çağrıştırması da ayrıca önemlidir.
Film hakkında ayrıca birçok ilginç not bulunmakta;
-Müzikallerin stüdyoda çekilmesine (ki bu stüdyolara devasa boyuttadır hatta bazılarını dikkat etmezseniz anlamazsınız bile) rağmen bu filmin büyük bir kısmı gerçek mekanlarda çekilmiştir. Özellikle açılış sahnesindeki helikopter görüntüleri belki de müzikaller için bir devrimdir.
-Hikaye aslında gerçek bir olaya dayanmaktadır. Gerçektende nazilerden kaçan Von Trap adlı bir aile varolmuştur. Ancak birebir aynı özellikleride taşımaz.( örneğin 7 çocuk yoktur)
-Filmde cidden bazı mantık hataları vardır. Özellikle tarih hataları dikkat çekmekte ve yer yer melodrama kayması nedeniyle çoğu kişi tarafından hakkettiği değeri almamaktadır.
-BBC kabul etmese de (gerçi yalanlamasa da) İngiltere'ye gerçekleştirilecek bir nükleer saldırı sonrası halkın moralini yükseltecek filmler listesinde yer almaktadır.
- "My Favorite Things" adlı şarkı filmde, gökgürültüsünden korkan çocuklar için Maria tarafından neşeli bir biçimde söylenir. Björk'ün oynadığı Karanlıkta Dans(Dancer in the Dark) filminde ise ana karakter ağlayarak bu şarkıyı söyler.
Unutulmaz müzikleriyle her an hatırlanacak bir film Neşeli Günler...
Onur ÇOBAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder