TRAGEDİA

TRAGEDİA

Bir kahramanın yaşadığı kederli yada korkunç olayları ve kahramanın kaçınılmaz yenilgisini ciddi ve yüceltilmiş bir dille anlatan sahne yapıtına trajedi(tragedia)denir.
Trajedinin kökenleri Yunan bereket ve şarap tanrısı Dionysos için yapılan şenliklere değin gider.Atina’da her yıl yapılan bu şenliklere değin gider.Atina^da her yıl yapılan bu şenliklerde tiyatro yarışmaları da açılırdı.”Keçi şarkısı” anlamındaki trajedi sözcüğü,yarışmada birinci olan yazara ödül olarak verilen keçiden ya da oyuncuların giydiği keçi postalarından türemiş olabileceği gibi,tören sonunda kurban edilen keçiden de kaynaklanmış olabilir.
Trajedi ile bağbozumu törenleri arasında daha derin bir ilişki vardır: Bu törenler, topluluğun ölümle, mevsimlerin geçiciliğiyle yüzleştiği deneylerdi; trajedi de yenilgi ve ölümün kaçınılmazlığı temasını işler.Ağır ve yüce üslubu da buradan gelir.İnsanın ancak ölüm karşısında benimseyebildiği ciddiyet, trajedinin ayırıcı özelliği­dir.Bir başka özelliği de, bir kişinin başına gelse bile temelde bütün topluluğu ilgilen­diren genel bir durumu anlatmasıdır.
Trajedinin temelinde, bireylerin yazgılarını etkileyecek seçimleri yapmakta özgür oldukları inancı vardır.Trajedi türünde yazılmış bir oyunda bu seçim genellikle dinsel yasalar ile toplum kuralları arasındadır. İnsanın kişiliğindeki kusur onu yanlış seçim yapmaya zorladığında trajedi ortaya çıkar. Bu da kahramanın acı çekmesine ve genellikle ölüme yol açar. Eski Yunanlı düşünür Aristo Poetika adlı yapıtında trajediyi tanım­layan ilk kişidir. Aristo trajedide olay örgüsü­nün kişilerden daha önemli olduğunu ileri sürmüştür.İzleyiciler acıma ve korku duygularını yaşayarak kendi benlik­lerini tanırlar.
19. yüzyılın sonuna kadar trajedilerin çoğu koşuk biçiminde yazı1ırdı. Ritim ve uyağın ciddiliğine katkıda bulunduğu düşünülürdü.Kaleme alınmış en büyük trajediler, içerdik­leri dilin güzelliğiyle dikkat çeker.Batı edebiyatında trajedinin dört "altın" çağı vardır. Bunlardan birincisi İÖ 5. yüzyılda Eski Yunan'da; ikincisi 16. yüzyılda İngiltere ve İspanya'da yaşandı.Bu dönemin trajedi yazarları, acı çekmenin insanın kişiliğini nasıl geliştirdiğini göstermeyi amaçlıyorlardı. Tra­jedinin üçüncü büyük çağı ise 17. yüzyılda Fransa'da yaşandı. Bu dönemde yazarlar ka­leme aldıkları oyunlarda Eski Yunan trajedi­lerini örnek aldılar. Yazılan oyunların çoğu kahramanın aşk ve onur arasındaki ikilemini ele aldığından, bunlar aşk ve onur trajedileri olarak adlandırılır.Trajedinin dördüncü büyük çağı ise Avrupa ve ABD’de 19.yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başında yaşandı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder